20 Mayıs 2015 Çarşamba

Kurtuluş Savaşında Muğla

Muğla, Milli Mücadele yıllarında, Yunan işgaline karşı girişilen direnişe önemli katkılar sağlayan illerdendi. İl, İstanbul'daki İtalyan Yüksek Komiseri Kont Sforza'nın ılımlı tutumu sebebiyle, bölgedeki İtalyan işgal birliklerinden önemli bir zarar görmemiş, özellikle Milli Mücadele'nin ilk yılında, Ege cephelerine oldukça büyük yardımlar yapma imkânı bulmuştu.

Gizli itilâf Anlaşmaları

İtilâf devletlerinin 1915 ve 1917'de, aralarında yaptıkları bazı gizli antlaşmalarda Batı Anadolu İtalya'ya vadedilmişti. Ancak, savaşın son yılında durumda değişiklik oldu: İngiltere, savaşa girmesi şartıyla, İzmir ve art bölgesinin Yunanistan'a bırakılacağına söz verdi. Nitekim, Yunanistan Başkanı Venizelos, I. Dünya Savaşı bitince, kendilerine verilen sözün yerine getirilmesi ve hattâ işgal alanının daha da genişletilmesi için harekete geçti. İtalya, Paris Konferansı'nda ve yapılan başkaca çok taraflı görüşmelerde bu duruma tepki gösterdiyse de sonuç alamadı. Bunun üzerine, hiç değilse "vadedilen toprakların geri kalan bölümü Yunanistan’a kaptırmamak için aceleyle harekete geçti.

Ege Bölgesi'nde işgale ilk başlayan İtalyanlar oldu. 28 Mart 1919’da Antalya’ya ayak basan İtalyan birliklerinin bir bölümü, Nisan ayı içinde birkaç defa Fethiye’de görüldü. Antalya işgalini tamamlayan İtalyan Komutanı Aleksandro, 24 Nisan'da da, bir savaş gemisiyle Marmaris’e geldi. Kaymakama başvurarak Marmaris’te bir kömür deposu yaptırmak istediğini bildirdi, isteği kabul edilmeyince diretmedi; ama Muğla ve kazalarını işgal politikasından vazgeçmedi. İtalyanların Güneybatı Anadolu'da ve özellikle Muğla'da önemli çıkarları vardı. İtalya, o güne kadar İngilizlerle Amerikalıların elinde olan krom ve tütün tekelinde pay sahibi olmak istiyordu. Bu amaçla da, daha yüzyılın başlarında harekete geçmişti. Nitekim, Muğla ve Antalya'da kurulacak demiryolu hattına ilişkin imtiyaz İtalyanların elindeydi. İtalyan Hükümeti bir Babıali fermanıyla edindiği bu imtiyazı, savaş sebebiyle kullanamamıştı. Savaş bittiğine göre, artık harekete geçilebilirdi.

Eli Silahlı İtalyanlar

Muğla bölgesindeki işgal, 11 Mayıs 1919’da, Fethiye’de başladı. Limana giren Ligorya savaş gemisinden çıkan silâhlı elli İtalyan askeri kasabanın giriş çıkış noktalarını kontrol altına aldı. Ertesi gün 200 asker daha getirildi ve kasabanın işgali tamamlanmış oldu. İtalyanlar, Fethiye ile birlikte, Bodrum ve Marmaris’i de işgal ettiler. 11 Mayısta her iki kasabaya gelen iki İtalyan savaş gemisinden birer bölük asker indi ve “Mondros Mütarekesi hükümleri gereğince" kasabaların işgal edildiği bildirildi.

16 Mayısta başlayan Güllük Limanı işgali ise, yalnız burayla sınırlı kalmayarak iç bölgelere doğru gelişti. 2 Haziran'da Güllük’ten yola çıkan bir İtalyan taburu aynı gün Milas’a girdi. Kuşadası ve Söke üzerinden ilerleyen bir başka birlik de, 5 Haziranda Yatağan’a geldi. Ayın günlerde İtalyanların bölgedeki varlığından yararlanan bazı Rum çeteleri de Dalaman bölgesine girmek istediler. Ancak, jandarmalar ve bölge halkı, Ege Adalarından gelen bu çetelere karşı sert bir direniş gösterdiler ve bu girişim başarısız kaldı.

Gerek İtalyan işgali, gerekse aynı günlerde başlayan Ege'deki Yunan işgali bölgede önemli bir kargaşaya sebep oldu. Bu durumdan yararlanan ve ''efe'' olarak anılan bazı eşkiyalar, bu defa kasabalarda kendilerine Kuva-yı Milliyeci süsü vererek zorbalık yapmaya başladılar. Böyle olaylara Muğla da tanık oldu. Öyle ki, bu efelerden bazıları, kendilerine karşı çıkan Muğla Mutasarrıfı Hilmi Bey’i “işgalden yana olmak”la ve “Karya Prensliği’ne özenmek”le suçladılar. Çevredeki bütün kasabaları işgal eden İtalyanlar, giderek büyüyen bu gerginliği sezmekte gecikmediler. Nitekim, bölgedeki İtalyan siyasi mümessili Dr. Nakarato, Milas’taki İtalyan tugayı karargâhına bir rapor yazarak durumdan yararlanılması ve zaman kaybetmeden Muğla'nın işgal edilmesi isteğinde bulundu. Bunun üzerine, 200 kişilik bir İtalyan birliği, 23 Temmuz 1919’da Sokar yoluyla Ula'ya, oradan da Muğla'ya geldi ve şehri işgal etti. İtalyan işgal komutanlığı karargâhı da, bugün otel olan Hacılar Hanı'na yerleşti.

İşgalin Tepkileri

Muğlalılar, düşman işgaline karşı teşkilâtlanma ve mukavemete çok önceden başlamışlardı. Nitekim, “İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti”nin 17 Mart 1919’da İzmir’de topladığı kongreye Muğla adına Belediye Başkanı Ragıp Bey katıldı ve kongre divan başkan yardımcılığına seçildi.

İtalyanların 11 Mayıs 1919’da başlattıkları işgal, Muğla bölgesinde büyük tepki yarattı. Bölgenin ileri gelenleri hemen bir kongre toplayarak, gelişmelere karşı alınacak önlemlerin kararlaştırılmasını istedi ve konuyu mutasarrıf Hilmi Bey’e bir programla sundular. Mutasarrıfın da kabulü üzerine, 1 Haziran 1919’da, bütün şehir ileri gelenlerinin katıldığı bir kongre yapıldı.Muğlalılar, işgalden duydukları hoşnutsuzluğa rağmen, İtalyanları bütünüyle karşılarına almadılar. Hatta, onlarla öbür İtilâf devletleri ve bu arada Yunanistan arasındaki anlaşmazlıktan yararlanmaya çalıştılar. Nitekim, kongrenin hazırladığı bildiride, bölgedeki İtalyan işgalinin geçici olması isteniyor ve İtalya’nın, Paris Barış Konferansı’nda Muğla halkının sözcülüğünü yapması,bölgenin Yunanlılaştırılması isteklerine karşı çıkması gerektiği belirtiliyordu. Ancak, bazı kişiler bu bildiriyi iletmek üzere Marmaris’e giden temsilci kurulun, İtalyan işgali için çağrı yapacağı yolunda söylentiler yayınca Muğla’da durum gerginleşti. Bunun üzerine, kurulun Muğla’ya geri döndüğü gün, 5 Haziran 1919’da, Mutasarrıf Hilmi Bey’in başkanlığında yeni bir kongre düzenlendi ve kongre, çıkan söylentileri yalanlayarak temsilci kurulun çalışmalarını tasdik etti. 5 Haziran Kongresi’nin aldığı bir başka karar da, o güne kadar gizli çalışma yapan Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin gizliliği kaldırmak ve çalışmalarını açıklığa kavuşturmak oldu.

Koca Han Mitingi

Muğla'nın mukavemet isteğini gösteren olaylardan biri de, İzmir'in Yunan işgaline girdiği gün, 15 Mayıs 1919'da düzenlenen Koca Han Mitingi idi. İzmir'de çalışma yürüten Redd-i İlhâk Heyet-i Milliyesi'nin çağrısı üzerine düzenlenen Koca Han Mitingi’ne Belediye Başkanı Ragıp Bey önderlik etti. İşgali öğrenir öğrenmez sokaklara tellallar çıkaran ve miting çağrısı yapan Ragıp Bey, çok sayıda Muğlalının toplanmasını sağladı. Mitingte birer konuşma yapan Dr. Cemil (Baydur) ve Zekai (Eroğlu) beyler, Yunanlıların bu davranışının Mütareke hükümlerine bile aykırı olduğunu dile getirdiler ve işgali şiddetle kınadılar. Muğla Yedeksubaylar Derneği temsilcileri de, Miting Düzenleme Kurulu'nca hazırlanan bir bildiriyi Mutasarrıf Hilmi Bey’e verdiler. Bildiride işgal şiddetle kınanıyor ve Redd-i İlhâk Heyet-i Milliyesi ile dayanışma isteği dile getiriliyordu. Muğla mutasarrıfı da, bildiriyi aldıktan sonra yaptığı konuşmada, Muğla halkının Yunan işgaline karşı gösterdiği tepkiye yürekten katıldığını ve durumu İstanbul Hükûmeti’ne bildirerek, işgali hemen protesto edeceğini belirtti.

Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin Kuruluşu

Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin kuruluşu da, bu mitingi takip eden saatlerde gerçekleşti. Belediye Başkanı Ragıp Bey’in dâveti üzerine, miting sonrasında bir toplantı yapan Muğla eşraf ve aydınları, başta Muğla olmak üzere bütün Ege'nin Yunan işgaline karşı silâhla korunmasını ve Yunan birliklerinin Menderes Irmağı'nın güneyine geçmesinin engellenmesi için her türlü çabanın harcanmasını kararlaştırdılar. Bütün bu görevlerin üstesinden gelebilmek amacıyla da Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'ni meydana getirdiler. Teşkilât kurucu kurulu şu kişilerden meydana geliyordu: Zorbazzâde Ragıp Bey, Dr. Cemil (Baydur) Bey, Hafız Sabri Bey, Emin Kamili Bey, Serezlizâde Memiş Efendi, Sinanzâde Cemal Bey, İsmail Efendi, Mestan Efendi, Serficeli Reşid Bey, Hacı Süleyman Efendi, Mehmed Cemal (Karamuğla) Bey, Dr. Hüseyin Avni (Ercan) Bey, İskender (Alper) Bey, İbrahim Bey, Şevket Bey, Tokuçzâde Ömer Azmi Bey, Türidizâde Kamil Bey, Ethem Efendi, Halil İbrahim Efendi ve tutukevi müdürü Mehmed Bey

Atılan İlk Adım

Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'nin attığı ilk adım, Muğla’nın önde gelen efe ve zeybekleriyle yedek subaylardan meydana gelen silâhlı bir birlik kurmak oldu. Daha sonraları Muğla Serdengeçtiler Müfrezesi olarak adlandırılacak olan bu ilk Muğla Kuva-yı Milliyesi, 21 kişi idi. Bunu, Muğla’nın çeşitli köylerindeki efelerin Kuva-yı Milliye'ye katılması takip etti. Bu çeteler arasında, Mehmed Çavuş Müfrezesi, Dittik Efe Çetesi, Gılim Efe Çetesi, Boğalarlı Alaman Efe Müfrezesi gibi silâhlı güçler vardı. Bu çeteler, kısa süre sonra, Aydın mukavemetinin milis komutanlığına seçilen Yörük Ali Efe'nin emrine girdiler ve işgal bölgesinde faal çalışmalar yürüttüler.

Gizli çalışma ilkesinin 5 Haziran Kongresi'nde terk edilmesinden sonra, Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, bir kongre yaptı ve teşkilât yönetimini yeniden belirledi. 9 kişilik yönetim kurulunda şu kişiler yeralıyordu: Zorbazzâde Ragıp Bey, Ulalı Cavit Bey, Müftüzâde Saadeddin Bey, Hacı Süleyman Efendi, Hafız Sabri Efendi, Sinanzâde Cemal Bey ve Emin Kamili Bey.

Merkez Teşkilâtlanması

Merkez teşkilâtlanmasını takibeden günlerde hemen bütün kazalarda ve nahiyelerde Kuva-yı Milliye teşkilâtları kuruldu. Bu teşkilâtların önde gelen kişileri şunlardı: Hasan (Zengin) Bey, Mütfü Yusuf Ziya (Bilgivar) Efendi, Resulzâde Hacı Halil (Eskitürk) Efendi (Bodrum); Tuhfezâde Fehmi Bey, Ömer Ihsan Bey (Datça); Çeşmeli Osman Bey, Kamil (Sıkman) Bey, Salih Zeki (Pekin) Bey, Dr. Vasfi Bey, Hilmi (Döğerli) Bey, Kara Çulhalı Osman Ağa, Süleyman (Harmandar) Bey (Fethiye); Tavaslıoğlu Hacı Osman Efendi, Tahirağaoğlu Osman Ağa, Ethem Efendi, Çerkez Cemil Efe (Köyceğiz); Binbaşı Erip Bey (Marmaris ); Halil İbrahim Efendi, Feyzullah Ağa, Osman Zeki (Özer) Bey, Müftü Hayati Bey, Bahaddin Ağa, Balcızâde Hüseyin Efendi (Ula); Fehmi Ağa, İbrahim (Abdioğlu) Efendi, Nebiköylü Şeyh Mehmed Efe (Yatağan); Ömer Ağa, Eğrioğlu Ali Çavuş (Yerkesik).

Temmuz 1919’da, Ege’deki mukavemetin yaygınlaşmasıyla birlikte, meseleler de büyüdü. Bu durum, teşkilâtlanmanın merkezileştirilmesi yolundaki çabaları hızlandırdı. Nitekim Nazilli’de, Temmuz ve Eylül 1919’da iki kongre toplandı ve daha teşkilâtlı bir mücadele için bazı adımlar atıldı.Bu yeni gelişmeler üzerine, Menteşeli'ler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin yönetiminde de bazı düzenlemelere gidildi. 18 Ağustosta yapılan teşkilât kongresi yönetim kurulunu şöyle belirledi: Ulalı Hamza Bey, Zorbazzâde Ragıp Bey, Müftüzâde Sadeddin Bey, Cavid (Oral) Bey, Cemal (Karamuğla) Bey, İskender (Alper) Bey, Hüseyin Hüsnü Bey, Müftü Mehmed Zeki Efendi, Sinanzâde Cemal Efendi, Serezlizâde Memiş Efendi, Karahafızzâde Hakkı Efendi, Hacınasuhzâde Hacı Halil Efendi, Şerif Efendi, Süleymanzâde Murat Bey, Molla İsmail Efendi ve Dr. Hüseyin Avni Bey.
Müslüman Nüfus

Muğla’da, Kuva-yı Milliye hareketini geliştiren teşkilâtlardan biri de Yeni Hayat Kulübü idi. Kültürel vasıflı Kardeş Yurdu’nun devamı olan Yeni Hayat Kulübü’nün başkanı, Dr. Cemil (Baydur) Bey idi. Kulüp, birçok aydının ve Muğla gençlerinin toplanıp edebi konuların dışında ülkenin siyasî ve içtimai meselelerini de tartıştığı bir “forum” özelliğinde idi.

İtalyanlar, öbür itilâf güçleriyle olan anlaşmazlıkları sebebiyle gerek Muğla’da, gerek işgal ettikleri öbür bölgelerde oldukça ılımlı bir tutum takındılar. Yerli eşrafla ve aydınlarla iyi ilişkiler kurmaya, halkı kazanmaya özen gösterdiler. Nitekim, Muğla-Milas, Muğla-Marmaris karayollarını tamir ettiler.Öte yandan, gerek Merkez Kaza’da, gerek öbür kazalarda açtıkları Banco di Roma şubeleriyle tüccar ve çiftçiye tarım kredisi verilmesini sağladılar.Kimi tarım makine ve girdileri bölgeye onlarla birlikte geldi. Ayrıca, okullar, hastaneler açtılar ve bunlardan bölgenin Müslüman nüfusunun faydalanmasını da sağladılar. Bütün bu çalışmalar,Türklerin vesayet konusundaki tercihlerini italyanlar lehine yapmalarını sağlamayı amaçlıyordu ve bölgedeki İtalyan Temsilcisi Dr. Nakarato İtalyan Yüksek Komiseri Kont Sforza’nın başlattığı “Türklerle dostluk” politikasını adım adım uyguluyçrdu.
Demirci-Yörük Ali Çatışması

Temmuz 1919’da Muğla bölgesinde patlak veren en önemli olaylardan biri Kuva-yı Milliye’nin iki milis komutanı Yörük Ali Efe ile Demirci Mehmed Efe arasındaki çatışmaydı. Muğla Kuva-yı Milliyesi’nin hemen hepsi Yörük Ali Efe’nin başkanlığını tanıyordu. Yörük Ali Efe de buna dayanarak bölgeyi kendi nüfus bölgesi sayıyordu. Demirci Mehmed ise, bölgenin “umut komunatı’ olduğunu öne sürerek Muğla bölgesinin de kendi emrinde olmasını istiyordu. Bu çekişmede, Muğla mahallî idare de, Yörük Ali Efe’nin yanında yeralınca, gerginlik giderek büyüdü. Nitekim Mutasarrıf Hilmi Bey, 15 Temmuzda şehirde 40 gün süreyle sıkıyönetim ilân etmek zorunda kaldı.Eylül ayına gelindiğinde, bu çatışma giderek, Muğla’nın ilişki kurduğu Sivas Heyet-i Temsiliyesi ile Demirci Mehmed Efe’nin etkisi altında olan Nazilli Kongresi arasında bir anlaşmazlığa dönüştü. Menteşe Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin önde gelenlerinden Hamza Bey de, Nazilli Kongresi’nin yanında yeralıyordu. Ancak, Hamza Bey, daha önce Muğla’daki teşkilâtın çoğunluğu yanında bulunan Yörük Ali Efe’yi kendi yanına çekmeyi başardı ve onunla birlikte Muğla’ya gelerek şehir ileri gelenlerine gözdağı verdi. Sonuçta, Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Yörük Ali Efe’nin silâhlarının gölgesi altında yeni bir kongre yaparak, Hamza Bey’in ekibini yönetime getirdi. Bu gelişmeler üzerine Belediye Başkanı Zorbazzâde Ragıp Bey’de Demirci Mehmed Efe’yi kazanma politikası takip etmeye başlayınca, çekişmede taraflar bütünüyle yer değiştirdiler. Böylece, Sivas Heyet-i Temsiliyesi’nden yana olanlar Demirci Mehmed Efe ile birlikte, daha bağımsız bir politika takip etmesini isteyenler de Yörük Ali Efe’nin yanında yeraldılar.

O dönemde Demirci Mehmed Efe bölgenin en güçlü Kuva-yı Milliye çetesinin idaresini elinde tutuyordu. Bu yüzden, Muğla’da yerleşmiş bulunan Yörük Ali Efe’nin üzerine yürümekten kaçınmadı. Önce, şehri boşaltması için Yörük Ali Efe’ye bir ihtar gönderen Demirci Mehmed Efe, bu ihtar sonuçsuz kalınca, emrindeki bir birliği Cavid (Oral) Bey’in komutasında Muğla’ya gönderdi. Cavid Bey’in güçleri, 27 Kasım 1919’da büyük bir gövde gösterisiyle Muğla’ya girdiler ve Yörük Ali Efe, direnecek gücü kendisinde bulamayınca boyun eğerek, Muğla’yı terketti. Böylece çatışmayı Zorbazzâde Ragıp Bey kazanmış oldu. Kısa süre sonra da, şehrin bütün ileri gelenleri arasında anlaşma sağlandı.Anlaşmanın yarattığı sonuçlardan biri de, Menteşe Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin yeni bir kongre yaparak (Beşinci Kongre) her iki tarafın temsilcilerini içinde barındıran bir yönetim kurulu meydana getirmesiydi. Bu yönetim kurulu, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Muğla Şubesi’nin de çekirdeğini meydana getirdi.
Muğla Kuva-yı Milliyesi

Muğla Kuva-yı Milliyesi, Yunan işgalinin ilk günlerinden başlayarak Ege’de kurulan cephelerde yerini aldı. Özellikle, Aydın’da verilen şehir savaşlarında Muğlalı çetelerin büyük yararlıkları oldu. Çine Kuva-yı Milliyesi’nin kurulmasından sonra ise, Muğla Serdengeçti Müfrezesi, Yörük Ali Efe’nin milis komutanlığı altında buraya geldi ve Yörük Ali’nin düzenlediği birçok baskında, bu arada Yunanlılara ağır kayıplar verilen Erbeyli baskınında faal bir rol oynadı: Yörük Ali Efe, Erbeyli’deki Yunan birliğinin basılması görevini,aralarında yedek subayların da bulunduğu Serdengeçti Müfrezesi’ne vermişti. Müfreze buradaki Yunan gücüne 70’i aşkın kayıp verdirdi. Denebilir ki, bu Yunanlıların Aydın cephesinde aldığı en büyük kayıp oldu.

Muğla’nın Kurtuluşu

1921 ortalarına gelindiğinde, İtalya, ülke içindeki iç çatışmalar ve Arnavutluk’ta uğradığı yenilgi sebebiyle, oldukça büyük bir güç kaybına uğramıştı. Bu arada, öbür İtilâf devletleriyle de devamlı anlaşmazlık içindeydi. Bu durum, İtalya’nın fetihçi politikasında önemli değişikler yapmasını gerektiriyordu. Nitekim öyle de oldu: 1920’nin yaz aylarında, İtalya’da önemli bir hükümet değişikliği oldu ve Nitti başbakanlıktan ayrılarak, yerini Gioletti idaresine bıraktı. İtalya’nın İstanbul’daki Yüksek Komiseri Kont Sforza da, dışişleri bakanlığına getirildi. Ankara Hükümeti’yle kurduğu yakın ilişkiyle tanınan Kont Sforza, “Milletler artık uyanmaktadır. Tahmin ediyorum ki 20 yıl sonra Afrikalılar hepimizi kapı dışarı edeceklerdir” diyecek kadar gerçekçi bir politika takip ediyordu. Kont Sforza ile birlikte İtalya, Türkiye’den biran önce çekilmenin hazırlıklarına başladığı gibi, diğer itilâf devletlerinin baskıcı politikalarına da açıkça karşı çıkar oldu. Mesela, Kont Sforza, 10 Ocak 1921’de Yunanistan Başbakanı Venizelos’a şöyle diyordu:“Yunanistan’ın iddialarından büyük ölçüde vazgeçmesi gerekir. Çünkü büyük devletlerden hiçbirisi Türkiye’ye barışı kabul ettirecek kadar güçlü değildir.” Nitekim, itilâf devletleri içinde, Ankara ile ilk diplomatik ilişki kuran ve görüşmelerde doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Mecliâi Hükûmeti’yle ilişki kuran da İtalya oldu. Aydın milletvekili Cami (Baykut) Bey de, Ankara Hükümeti’nin Avrupa’ya gönderdiği ilk büyük elçi olarak Roma’ya gitti. Büyük Taarruz öncesinde, Osmanlı Bankası’mn Ankara’ya 1,5 milyon liralık kredi açmasını sağlayan da, bankanın Ankara şubesi müdürü, İtalyan Bocetti idi. Hindistan Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin 300.000 liralık yardımı da Ankara’ya yine İtalya aracılığıyla ulaştırıldı.

Sonuçta, İtalyanlar, 1 Haziran 1921'den başlayarak Güneybatı Anadolu'daki güçlerini çekmeye başladılar. Muğla'daki İtalyan birlikleri de 5 Temmuz 1921’de geri çekilince bölge, işgalden bütünüyle kurtulmuş oldu. Daha sonra da yeni bir işgalle karşılaşmadı.

Kongrelerde Muğlalılar

Muğla ileri gelenleri, Kurtuluş Savaşı’nın meselelerinin görüşüldüğü savaşın merkezi bir biçimde yürütülmesi yolunda adımların atıldığı hemen her milli toplantıya faal bir biçimde katıldılar. Muğla delegelerinin, daha işgal öncesinde yapılan İzmir Kongresi’nden sonra katıldıkları ilk kongre, 30 Haziran 1919’daki Birinci Nazilli Kongresi idi. Bu kongrede, Muğla Hacıkadızâde Hafız Sabri, Müftüzâde Saadeddifi beyler, Muğla Askerlik Şubesi Başkanı’nca temsil edildi.

Muğlalılar, 19 Eylül 1919’da toplanan ve “Harekât-ı Milliye Redd-i İlhâk Aydın ve Havalisi Heyet-i Merkeziyesi”ni kuran İkinci Nazilli Kongresi’nde de yeraldılar. Bu kongredeki Muğla delegeleri şunlardı: Müftüzâde Sadeddin Bey, Dederıfkıoğlu Fuad Bey, Komiser Arif Bey, Necmeddin (Aydınalay) Bey, Hafız Mehmed Efendi, Emin Bey. Bu kongrenin önemli yanlarından biri, Nazilli Heyet-i Temsiliyesi ile Muğla delegeleri arasındaki tartışma idi. Nazilliler, yapılan savaşın mahalli özellik taşımasını istiyor, Muğla delegeleri ise, ülke çapında bir merkezin gerekliliği üzerinde duruyorlardı. Nitekim, Ege’deki çarpışmanın Sivas Heyet-i Temsiliyesi’ne bağlanmasını faal bir biçimde savunanlar da onlar oldu.

Nazilli Kongresi

İkinci Nazilli Kongresi’nin kararları Sivas Heyet-i Temsiliyesi’ne bağlanmayı açıkça kararlıştırılması bile, bu görüşte yorumlanabilecek hükümler taşıyordu. Bundan yüreklenen Muğlalılar, Sivas’la doğrudan ilişki kurma yönünde bir tutum takındılar. Ancak, Sivas ve Nazilli kongreleri hemen hemen aynı tarihlerde toplandığı için, Sivas Kongresi’ne delege gönderme imkânı bulamadılar. Bunun yerine, 20-31 Ekim 1919’da “Sivas için Muğla Kongresi” adı altında bir kongre düzenlendi. Hafız Sabri Bey, bu kongrede alınan kararları bir telgrafla Sivas’a bildirdi ve Muğla Kuva-yı Milliyesi’nin Sivas’ın başkanlığını taşıdığını duyurdu.

1 yorum:

  1. uludağ sözlük, bilgiyi zaman ve mekan ayırt etmeden, bilenden bilmek isteyene taşıyan bir zaman makinasıdır.
    Gerçekten öylemi?
    Muğlalıların, uşak işkal altına alındığında, davullu zurnalı karşılama töreni düzenlediğinden tutun, Muğlalılara fethullahçı diyecek kadar cahil kimselerin entrilerle doldurduğu içi boş bir site.
    aşağıda vereceğim linkin, herkes tarafından paylaşılarak tepki göstermesini istiyorum.
    https://www.uludagsozluk.com/k/kurtulu%C5%9F-sava%C5%9F%C4%B1nda-mu%C4%9Flal%C4%B1lar%C4%B1n-teslim-olmas%C4%B1/

    YanıtlaSil